Kent, Almanya‘nın ticari ve finansal bakımdan merkezi olarak kabul görüyor. Asırlardan beri ekonomik açıdan güçlü olmasının getirdiği avantajı iyi kullanan Frankfurt, yalnızca II. Dünya Savaşı’nın izlerini silmekle yetinmemiş.
Almanya’nın 5. büyük kenti, yeniden inşa döneminde günümüzde gezginlerin gözdesi olmasını sağlayan birçok özelliğe de sahip olmuş.
Kentin bir zamanlar kalbi sayılan, günümüzde ise tarihi atmosferi ile gezginleri kendisine hayran bırakan Römerberg Meydanı‘nı, Frankfurt gezilecek yerler listenizin ilk sırasına yazabilirsiniz. Böylece kentin II. Dünya Savaşı öncesinde sahip olduğu etkileyici Orta Çağ atmosferinin yansımalarını gözlemleme fırsatı yakalayabilirsiniz.
Savaşın ardından aslına uygun olarak tekrardan inşa edilen tarihi yapıları bir kenara koyacak olursak meydan, kafeleri ve mağazaları ile gerçekten de ziyarete değer bir profil sergiliyor.
Römerberg Meydanı, adını 600 yıldan uzun süredir kentin yönetildiği belediye binasından alıyor. Aralık ayında kurulan Noel pazarı ile renklenen meydandaki Frankfurt Katedrali de ziyaretçilerin yoğun ilgisini çeken yapıların başında geliyor.
Buradan ayrılmadan önce Gotik mimariye sahip Wharfinger’s Tower’ı ziyaret etmeyi sakın unutmayın.
Hazır bahsi geçmişken 95 metre uzunluğundaki çan kulesi ile kent silüetine görkem katan Frankfurt Katedrali hakkında sizlere detaylı bilgi vermenin doğru olacağını düşünüyorum.
Resmi adı Aziz Bartholomew İmparatorluk Katedrali olan dini yapı, 1550 yılında açılmış. Katedral, Gotik mimarisi ile pek çok gezgini eski kent merkezinin kalbine çekmeyi başarıyor.
Sanat ve tarih tutkunları ise Frankfurt Katedrali’nin bünyesindeki müzeyi ziyaret programlarına dâhil ediyor. 1987 yılında kurulan kültürel tesis, yapının bir zamanlar manastır olarak kullanılan bölümünde yer alıyor.
Katedral hazinesinin zenginliğini gözler önüne seren müzede, çağdaş sanat eserleri de sergileniyor.
Kalabalık atmosfere sahip meydanda ve katedralde zaman geçirdikten sonra kafa dinlemek isterseniz rotanızı hemen Palmengarten‘e çevirebilirsiniz.
Kent sınırları içerisindeki en büyük yeşil alanlardan biri olan Grüneburgpark’ın bitişiğindeki botanik bahçesi, 1871’de kurulmuş.
Günümüzde Frankfurt Johann Wolfgang Goethe Üniversitesi’ne bağlı olarak çalışmalarına devam eden tesis “Bitkiler, Yaşam, Kültür” mottosu ile ziyaretçilerine farklı deneyimler yaşatıyor.
Adının dilimizdeki karşılığı “Palmiye Bahçesi” olan botanik bahçesi, bünyesinde çok sayıda tropik sera, gül bahçesi, bambu korusu ve kaya bahçesi barındırıyor. Bunlara ek olarak çocuklar buraya geldiklerinde, oyun bahçelerinde yaşıtları ile birlikte eğlenme fırsatı buluyor.
Dilerseniz trene binip çevrede sizleri bekleyen güzellikleri keşfedebilir veya tesisin ortasındaki gölette kayıkla gezintiye çıkabilirsiniz. Hatta yazın gerçekleştirilen açık hava konserlerini de izleyebilirsiniz.
İtalyan Rönesans tarzının tüm görkemini gözler önüne seren Eski Opera Binası, Frankfurt gezilecek yerler listenize eklemenizi önereceğim bir diğer kültürel tesis.
Bina, Richard Lucae’nin tasarımına bağlı kalınarak ve Philipp Holzmann’ın finansal desteği ile 1873-1880 yılları arasında inşa edilmiş.
Ancak çoğu yapı gibi opera binası da İkinci Dünya Savaşı esnasında gerçekleştirilen bombardımandan fazlasıyla nasibini almış. Buna rağmen gerçekleştirilen çalışmalar sonucunda hem dış cephesi hem de ana salonu aslına uygun olarak yeniden inşa edilmiş.
Eğer ana salonunda sergilenen birbirinden güzel performansları izlemeye niyetiniz yoksa Eski Opera Binası’nı gezmenin tek yolu, rehberli turlara katılmaktan geçiyor.
Turlar, yaklaşık 90 dakika sürüyor ve gerçekleştirildikleri zaman aralığı etkinlik takvimine göre belirleniyor. Ayrıca saate ve katılıma bağlı olarak tur fiyatlarına 1-2 Euro’luk eklemeler yapılabiliyor.
1 Nisan 2022