Yaklaşık 16 yüzyıl boyunca dünyanın en önemli şehirlerinden biri olan İstanbul, birçok farklı medeniyetin hakimiyeti altında yönetilmiş. Topraklarında ev sahipliği yaptığı tüm medeniyetlerin izlerini taşıyan şehirde bulunan onlarca tarihi eser, İstanbul’u başlı başına bir müzeye dönüştürmüş. Her semtinde ayrı bir güzellikle karşılaşabileceğin İstanbul’da gezilecek yerler saymakla bitmez. Saraylar, camiler, müzeler, parklar, bahçeler başta olmak üzere doğal ve tarihi birçok destinasyon mutlaka görülmesi gereken yerler arasında.
İstanbul’un her noktasını görmek istiyorsan doğru listedesin. İstanbul’u gezmeni kolaylaştırmak için en popüler olanlardan başlayarak sıraladık.
İstanbul’un en turistik bölgesi olan Tarihi Yarımada’da bulunan Topkapı Sarayı, İstanbul’da gezilecek yerler listesinin ilk sıralarında olmalı elbette. Fatih semtine bağlı Sarayburnu’nda bulunan Topkapı Sarayı, İstanbul fethedildikten sonra inşa edilmiş ve 400 yıl süreyle Osmanlı İmparatorluğu’nun idare merkezi olarak hizmet vermiş.
Osmanlı Dönemi’nin ihtişamlı tarihine tanıklık eden sarayda entrikalar ve hüzünlü zamanlar da yaşanmış. 3 Nisan 1924’te müze haline getirilen Topkapı Sarayı, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk müzesi. 300.000 metrekarelik bir alanı kapladığı ve yaklaşık 300.000 tane arşiv belgesine ev sahipliği yaptığı için dünyada bulunan saray müzelerinin en büyüklerinden biri.
Sultanahmet Meydanı, İstanbul’da yapılan turistik gezilerin başlangıç noktası. Aynı zamanda turistik Sultanahmet otelleri de bu meydanın çevresinde konumlanıyor. Roma İmparatorluğu’nun bölgede hüküm sürdüğü yıllarda hipodrom olarak kullanılan meydan, Bizans İmparatorluğu’nun hakimiyetindeyken de hipodrommuş. Bu yüzden At Meydanı olarak bilinirmiş.
O dönemlerde yerli halk, hep bu meydanda toplanıp eğlenirmiş. Günümüzde kalıntıları hala görülebilen Obelisk, Yılanlı Sütun ve Örme Dikilitaş gibi dikilitaşlar hipodromu ikiye bölmek için kullanılırmış. Şimdilerde ise Sultanahmet Meydanı’nda çekilen fotoğrafların en önemli öğeleri arasındalar.
Meydan günümüzdeki adını, İstanbul’da gezilecek yerler deyince ilk akla gelen camilerden olan Sultanahmet Camii 1616 yılında yapıldıktan sonra almış. Meydanı gördükten sonra camiyi de mutlaka gezmelisin. Camiden sonra ise gezine Ayasofya, Topkapı Sarayı, İbrahim Paşa Sarayı, Alman Çeşmesi ve Aya İrini Kilisesi gibi gezilecek yerlerle devam etmelisin. Tabii ki burada meşhur Sultanahmet köftesinin de tadına bakman gerek. Bu köfteden yemeden dönersen İstanbul’a gelmiş sayılmazsın.
Bizans İmparatorluğu döneminden İstanbul’da kalan en değerli yapılardan Yerebatan Sarnıcı. 532 yılında İmparator Justinianus’un emri üzerine inşa edilen sarnıç, o yıllarda sarayın ve halkın su ihtiyacı için kullanılırmış. Hatta İstanbul’un fethinden sonra da bir süre boyunca su kaynağı olarak kullanımı devam etmiş.
Geçmişte sarnıç üzerinde Stoa Bazilikası bulunduğu için Bazilika Sarnıcı ve suyun içinden çıkan sütunlar yüzünden Yerebatan Sarayı olarak da bilinirmiş. 140 metre uzunlukta ve 70 metre genişlikte olan Yerebatan Sarnıcı’ndaki en gizemli eser ise Medusa Başı. Sarnıcın kuzeybatısındaki konumlanan iki sütunun altında bulunan heykel, Roma Dönemi’nin en önemli eserlerinden biri ama buraya nasıl geldiği bilinmiyor.
Yerebatan Sarnıcı, turistik güzelliğinin yanında kültürel anlamda da önemli bir yer. Burada yerli ve yabancı sanatçıların konserleri ve resitalleri düzenleniyor. Özellikle bu konserler esnasında yapılan ışıklandırma düzenlemeleri ile etkinlikler çok etkileyici hale geliyor.
1 Nisan 2022